28 Temmuz 2012 Cumartesi

2- Kalbim

5 gündür askerlik işlemleriyle uğraşıyordum. Sonuçta askere elverişli değildir raporu alabildim (nam-ı diğer çürük raporu) ama çok uğraştırdılar. Yani doktor daha ilk kalp pillim olduğunu söylediğimde "tamam, askerlik yapmayacaksın" demesine rağmen bir sürü belge toplamam ve vakit harcamam gerekti. O meseleyi daha sonra anlatacağım.

Kalp pili çok farklı durumlarda takılabiliyormuş. Her kalp pili olanın durumunu aynı zannetmemek gerekiyor. Madem yaşadıklarımdan ve tecrübelerimden bahsedeceğim, ne tür bir rahatsızlığım olduğunu ve bu rahatsızlığın tedavi seyrini anlamanız için kendi hastalığımdan bahseymek istiyorum.

Şimdi benim eskiden beri kalbimde kendi hissettiğim bir aritmi problemi vardı. Bazen sanki kalbim zorlanıyormuş gibi hissediyordum ve nabzıma baktığımda bir düzensizlik olduğunu farkediyordum. Ama bu hiçbir zaman hayatımı etkileyecek duruma gelmedi. Bir süre sonra hastaneye gittiğimde çekilen EKG lerde de bir terslik görünmüyordu. Ben de önemli bir şey olmadığını düşünüp çok üzerinde durmuyordum. Gerçekten de gençlerde ara ara zararsız aritmi türleri görünüyormuş.

Ama 1-2 ay önce galiba durumum ağırlaşmaya başladı. Normalden biraz daha halsizleştim ve yüzümün sarardığını söylüyordu ailem. Ben de yine nabzıma baktım ve kalbimin yine teklediğini gördüm. Bu sefer artık hemen sıcağı sıcağına hastaneye gittim, ne varsa ortaya çıksın istedim.

Acilde EKG'mi çektiler ve 2. seviye kalp bloğu olduğumu gördüler. 2. seviyenin 2 tipi varmış ve benimki 1. tip çıktı, ki bu ikiye göre daha zararsızmış. Doktor çok önemli olmadığını, ara sıra gençlerde bunun olabildiğini, eğer böyle devam ederse bir tedavisinin de olmadığını ama ara ara doktora gidip burumu kontrol etmem gerekebileceğini söyledi. Bunlara ek olarak her ihtimale karşı "Holter" taktırmamı istedi. Holter, göğse yerleştirilen 5 elektrot ve kalp atışlarını kaydeden küçük bir aletten oluşan bir kayıt cihazı. 24 saat üzerinizde kalıyor. Üzerinde bir de tuş var, kendinizi kötü hissettiğinizde basıyorsunuz ki sonra doktor rapor yazarken o esnada kalp atışlarınızda bir terslik varsa daha dikkatli inceliyor.

Ben de bir gün sonra o holter denen cihazı taktırdım. Ertesi gün doktorlar kayıtlara baktıklarında şaşırdılar. Meğer gündüz çok kötü değilmişim ama geceleri AV tam blok denen, en üst seviye kalp bloğu oluyormuş. Bu ciddi bir rahatsızlık ve tek tedavisi kalp pili takmak...

Ama bu yaşta birine hemen kalp pili takmak istemediler. Durumun ciddi olduğunu iyice söylediler, hastaneye tek başıma arabayla gitmiştim, araba kullanmamın sakıncalı olduğunu çünkü her an bayılabileceğimi falan söylediler ama ben yine de araba sürdüm. Tedaviye geçmeden önce holter raporunu konusunda uzman bir doçente göstermemi istediler. Ertesi gün de Siyami Ersek'teki uzmana gittim. O da "Normalde bu raporla gelen birine hemen kalp pili takardım. Ama sen çok gençsin. Bir ay izleyelim, devam ederse takarız" dedi. Ama ilk hastanedeki doktorlar rahat edemedi ve benim hastanede kalmamı tavsiye ettiler. O günden sonra hastanede izlemeye alındım.

İlk günler holter'deki gibi devam etti. Gündüz 1. 2. ve nadiren 3. seviye bloklar; geceleri de çok ağır 2. ve 3. seviye bloklar devam etti. Beklediler çünkü bunun geçici bir rahatsızlık olma ihtimali olduğunu düşündüler. Mesela bal yeyince böyle olabiliyormuş bazen insanlar. Bazı metabolizmalar belli ballara böyle reaksiyon gösteriyormuş. Ayrıca kan değerlerimde bir anormallik vardı, onun normale dönmesini de beklediler. 5 gün hastanede kaldım, bal yemedim ve kan değerlerim normale döndü ama hala bloklar devam ediyordu. Hatta bir gün sabaha karşı artık kalp durma noktasına geldi. 6'ya 1 ve hemen arkasından 7'ye 1bloklar oldu ki, bu nabzımın neredeyse 10-15 e düşmesi demek. Normalde gündüz 40-50 arası, gece 35-40 arası oluyordu. Ama işte gittikçe ağırlaştı durum. O gün artık bir an bile beklememek gerektiğine karar verip kalp pili taktılar.

16 Temmuz 2012 Pazartesi

1- Kalp

Kalbin nasıl çalıştığını okulda biyoloji dersini biraz dikkatli dinleyen herkes üç aşağı beş yukarı bilir. İki karıncık ve iki kulakçıktan oluşan, kasılmalarıyla vücuda kan pompalayan organ. Ben de yakın zamana kadar bu kadarını biliyordum. Ama insan hastalanınca daha derin araştırma isteği duyuyormuş. Kalp pili ve aritmi hakkında bilgi sahibi olmak için bence başta kalbin nasıl çalıştığını bilmek gerekiyor. Bu yazıda kalbin elektrik sistemiyle ilgili genel bilgi vereceğim.

Başta şunu söyleyim; tıpçı değilim. Burada yazdıklarım da internette okuduklarımla ve doktorların bana anlattıklarından anladıklarımla sınırlı. Hatalar olabilir.


Şimdi, kalbin kas sistemiyle elektrik sistemi birbirinden ayrı şeylermiş. Kalp kaslarında hiçbir problem olmamasına rağmen kalp tekleyebiliyormuş, ki bu bendeki problem. Kalbin atmasını sağlayan elektrik sinyalleri üretilmiyor ya da kalbin içindeki sinirler tarafından algılanmıyorsa, insanın kalbi atmıyormuş. Bu açıdan elektrik sistemi ve kas sistemini birbirinden ayrı düşünmek gerekiyor. Soldaki sarı bölgeler kalbin elektrik sistemi.

Gelelim bendeki probleme. Bende kalp bloğu vardı. Mantık şu şekilde; kalpte sol üstte bulunan küçücük bir bölge (sinoartial düğüm - ing. SA node) elektrik sinyali üretiyor ve kalpte bu sinyaller yayılıp kulakçıkların kasılmasını sağlıyor. Sonra kalpte yayılan bu sinyalleri kalbin ortalarında bulunan başka bir sinir yumağı (atrioventriküler düğüm - ing. AV node) algılıyor. Bu düğüm, kanın kulakçıklardan karıncıklara geçmesi için, SA düğümünden gelen elektrik sinyalini milisaniyelerle ifade edilen küçük bir süre bekletip, kalbi saran sinirlere yayıyor, ki bu da karıncıkların kasılmasını ve kanın vücuda pompalanmasını sağlıyor. En basit şekliyle kalp böyle atıyor.

Bu durumda kalpte iki tür problem olabiliyor. Birincisi, kalpte gereğinden fazla sinir olması. Eğer çok fazla sinir varsa, kalp, üretilen veya kalpte dolaşan en küçük elektrik uyarmalarında bile atıyor, ki bu kalbin normalden iki katına kadar fazla atmasına sebep oluyor. Kalbi gereksiz yere yoruyor. Bu rahatsızlığın tedavisi olarak kalbe damarlar yoluyla bir sonda sokup fazla sinirleri yakıyorlarmış. Kalp normale dönüyormuş.

İkinci, ve bendeki problem ise, kalpteki sinir düğümleri arasında haberleşmeyi sağlayacak kadar düğüm olmayabiliyor, ya da hasar görmüş olabiliyormuş. Böyle olunca da kalp tekliyor. Kasları ve fiziksel yapısı olarak hiçbir problemi olmasa da, elektrik kesildiği için atmıyor, tekliyor.

Doktorlar problem olup olmadığını EKG denen bir aletle anlıyor. Bu alette 12 elektrot var. Bunları göğsünüze ve bileklerinize yapıştırıyorlar. Alet de kalpteki elektrik sinyallerini kağıda döküyor. Wikipedia'da sağdaki, olayı çok güzel anlatan animasyonu buldum. Yukarıda bahsettiğim SA ve AV düğümleri kırmızı büyük noktalar olarak görünüyor ve kalbin bütün atım devri ayrıntılı olarak görünüyor. Altta da bunun EKG grafiğine nasıl yansıdığını göstermişler. Burada birinci sinyale P dalgası deniyor. İkinci sivri bölüme QRS complex diyorlar. Sondaki tümseğe de T dalgası deniyor. Eğer kalp bloğu varsa EKG grafiğinde QRS görünmüyor. Yani mesela 2 veya 3, hatta daha fazla P dalgası geçiyor, sonra bir QRS geliyor falan. Bazen kalp kendisi QRS üretemiyor ve bu durumda kalp acil durum olarak kendi kendine kasılıyor ve bu da farklı bir QRS şekli olarak görünüyor. Sonuç olarak bu EKG denen şey kalpte ne olup bitiyorsa hepsini ifşa ediyor.

Kalp çok daha karmaşık, bir sürü ayrıntısı olan, acil durumlarda kendini değişik şekillerde toparlayabilen enteresan bir organmış. Ama benim anladığım kadarıyla ve bendeki problemi anlamama yetecek kadarıyla, ana çalışma prensibi bu şekilde.

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Misyon

Aritmi, kalp bloğu ve kalp pili. Bu konularda internette birinci ağızdan pek kaynak bulamıyorum. Galiba sebeplerinden biri bu konularda şahsî tecrübeleri olan insanların belli bir yaşın üzerinde olmaları ve o yaştakilerin teknolojiyle o kadar içli dışlı olmamaları.

Ben 26 yaşında rahatsızlıkları olan ve tedavi olarak kalp pili takılan bir hasta olarak kendi tecrübemi paylaşmak istiyorum. Belki benzer rahatsızlıkları olan insanların bazı sorularına veya merak ettiklerine cevap olur.

Şu an kalp pili takılalı 5 gün oldu. Ama ben rahatsızlığı farkettiğimiz zamandan beri yaşadıklarımı sırayla anlatacağım. Sonra artık ara ara, önemli bulduğum şeyler oldukça yazarım.