16 Temmuz 2012 Pazartesi

1- Kalp

Kalbin nasıl çalıştığını okulda biyoloji dersini biraz dikkatli dinleyen herkes üç aşağı beş yukarı bilir. İki karıncık ve iki kulakçıktan oluşan, kasılmalarıyla vücuda kan pompalayan organ. Ben de yakın zamana kadar bu kadarını biliyordum. Ama insan hastalanınca daha derin araştırma isteği duyuyormuş. Kalp pili ve aritmi hakkında bilgi sahibi olmak için bence başta kalbin nasıl çalıştığını bilmek gerekiyor. Bu yazıda kalbin elektrik sistemiyle ilgili genel bilgi vereceğim.

Başta şunu söyleyim; tıpçı değilim. Burada yazdıklarım da internette okuduklarımla ve doktorların bana anlattıklarından anladıklarımla sınırlı. Hatalar olabilir.


Şimdi, kalbin kas sistemiyle elektrik sistemi birbirinden ayrı şeylermiş. Kalp kaslarında hiçbir problem olmamasına rağmen kalp tekleyebiliyormuş, ki bu bendeki problem. Kalbin atmasını sağlayan elektrik sinyalleri üretilmiyor ya da kalbin içindeki sinirler tarafından algılanmıyorsa, insanın kalbi atmıyormuş. Bu açıdan elektrik sistemi ve kas sistemini birbirinden ayrı düşünmek gerekiyor. Soldaki sarı bölgeler kalbin elektrik sistemi.

Gelelim bendeki probleme. Bende kalp bloğu vardı. Mantık şu şekilde; kalpte sol üstte bulunan küçücük bir bölge (sinoartial düğüm - ing. SA node) elektrik sinyali üretiyor ve kalpte bu sinyaller yayılıp kulakçıkların kasılmasını sağlıyor. Sonra kalpte yayılan bu sinyalleri kalbin ortalarında bulunan başka bir sinir yumağı (atrioventriküler düğüm - ing. AV node) algılıyor. Bu düğüm, kanın kulakçıklardan karıncıklara geçmesi için, SA düğümünden gelen elektrik sinyalini milisaniyelerle ifade edilen küçük bir süre bekletip, kalbi saran sinirlere yayıyor, ki bu da karıncıkların kasılmasını ve kanın vücuda pompalanmasını sağlıyor. En basit şekliyle kalp böyle atıyor.

Bu durumda kalpte iki tür problem olabiliyor. Birincisi, kalpte gereğinden fazla sinir olması. Eğer çok fazla sinir varsa, kalp, üretilen veya kalpte dolaşan en küçük elektrik uyarmalarında bile atıyor, ki bu kalbin normalden iki katına kadar fazla atmasına sebep oluyor. Kalbi gereksiz yere yoruyor. Bu rahatsızlığın tedavisi olarak kalbe damarlar yoluyla bir sonda sokup fazla sinirleri yakıyorlarmış. Kalp normale dönüyormuş.

İkinci, ve bendeki problem ise, kalpteki sinir düğümleri arasında haberleşmeyi sağlayacak kadar düğüm olmayabiliyor, ya da hasar görmüş olabiliyormuş. Böyle olunca da kalp tekliyor. Kasları ve fiziksel yapısı olarak hiçbir problemi olmasa da, elektrik kesildiği için atmıyor, tekliyor.

Doktorlar problem olup olmadığını EKG denen bir aletle anlıyor. Bu alette 12 elektrot var. Bunları göğsünüze ve bileklerinize yapıştırıyorlar. Alet de kalpteki elektrik sinyallerini kağıda döküyor. Wikipedia'da sağdaki, olayı çok güzel anlatan animasyonu buldum. Yukarıda bahsettiğim SA ve AV düğümleri kırmızı büyük noktalar olarak görünüyor ve kalbin bütün atım devri ayrıntılı olarak görünüyor. Altta da bunun EKG grafiğine nasıl yansıdığını göstermişler. Burada birinci sinyale P dalgası deniyor. İkinci sivri bölüme QRS complex diyorlar. Sondaki tümseğe de T dalgası deniyor. Eğer kalp bloğu varsa EKG grafiğinde QRS görünmüyor. Yani mesela 2 veya 3, hatta daha fazla P dalgası geçiyor, sonra bir QRS geliyor falan. Bazen kalp kendisi QRS üretemiyor ve bu durumda kalp acil durum olarak kendi kendine kasılıyor ve bu da farklı bir QRS şekli olarak görünüyor. Sonuç olarak bu EKG denen şey kalpte ne olup bitiyorsa hepsini ifşa ediyor.

Kalp çok daha karmaşık, bir sürü ayrıntısı olan, acil durumlarda kendini değişik şekillerde toparlayabilen enteresan bir organmış. Ama benim anladığım kadarıyla ve bendeki problemi anlamama yetecek kadarıyla, ana çalışma prensibi bu şekilde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.